2 Haziran 2011 Perşembe

“İki Çocuğun Sorumlulukları”

Yemeklerimiz, gittiğimiz yerler, izlediğimiz filmler, dinlediğimiz müzikler, okuduğumuz kitaplar-yazılar hepsi değişti tabi. Farklı hayaller kurar olduk hepsinden önce. Anne-babalarımıza daha fazla telefon ettik; bazen daha kolay gözlerimiz dolar oldu, bazen de hiç olmadığı kadar fazla gülme krizlerine girdik karnımız ağrıyana kadar.
Ama hepsinden önce “mutlu-neşeli-huzurlu” geçirmeye çalışıyoruz zamanı. Elimizden geldiğince neşeli filmler izliyoruz (ki Selcan bunların bile içinde ağlayacak 1-2 sahne buluyor hep), bol fotoğrafını çekiyoruz “Birbuçuk”un ve en önemlisi takıntı yapmıyoruz doğrular-yanlışlar listelerini. Bu listeler “hamilelik”; “gebelik”; “bebek alışverişi”; “hamilelikte beslenme” yazan her yerde çıkıyor karşımıza. Tecrübeli olanların da var uzun doğru-yanlış listeleri. Tabi ki dinliyoruz hepsini, blogları okuyoruz, doğru beslenme programlarına uymaya çalışıyoruz, ilk oyuncağını almak için bile günlerce arıyoruz içimize sineni… Ama takıntı yapmıyoruz hiç birini elimizden geldiğince. Çünkü bizim için en önemli olan “bir” ve “buçuk”un huzurlu olması. Neler mi yaptık… Bir dış gözlemci gibi aktarmaya çalışayım:
1.Her şeyden önce huzur... Aşağıdaki maddeleri uygularken bile…
2.Bol-bol okumak haberdar olmak
Kağan Bey’in gebelik.org sitesini okuduk her şeyden önce. Hafta-hafta ne tür değişiklikler olabilir, anneyi ne tür rahatsızlıklar bekleyebilir onları öğrendik ki evde her gün yenisi gelen sürprizlere hazırlıklı olmak için.
3.Uyku
Yan yatmak önemli. Bir süre sonra azman içerden yüzüstü yatırmıyor tekmeleriyle zaten. Sırtüstünü de doktorlar tavsiye etmiyor. Biz shuma comfy yastık aldık.
Selcan sürekli kullanmadı ama dönem-dönem de rahatlattı. Yan yatarken dizlerin arasına küçük bir minder de iyi geliyor. Sola dönük yatmak en sağlıklısı. Ama sağa dönük yatmak bile sırtüstünden daha iyi.
Bir de ayaklarını üşütmemesi için başucunda terlik ve soğuk algınlığı için sabahlık gibi bir şey tuttuk başucunda. Hamilelikte hormonlar yüzünden çok terleyen anne sık tuvalete kalktığından üşütme riski artar gibi geldi.
4.Beslenme
Bu tamamen bir kitap konusu gibi ama ilk maddeyi de unutmamak lazım. Doğru besleneceğim diye kafayı kıran, yemeği tuzlu diye ağlayabilecek çok hamile kadın da gördük. Abartmamak lazım.
“Öğünlerin sık olsun ama hafif ye“ kuralı hayat kurtarır. Sabah kahvaltısına en azından haftada 2-3 gün yumurta eklemeye çalıştık. Pazar kahvaltımız birlikte olduğu için 1 günü oradan yedik. Diğer günlerde de sabırla kahvaltı saatinde ofisten arayıp “yumurta yedin mi?” hatırlatmalarıyla idare ettik. Selcan süt sevmez. Yoğurt, peynir, ayran-cacık miktarlarını arttırdık ama ben sütün yeri ayrı diye ona rondoda muzlu-ballı süt yapıp haftanın 2-3 akşamı içirmeye de gayret ettim.
Ara öğünler için kuru kayısı (özellikle hazımsızlık çektiği dönemde çok iyi geldi), ceviz, elma, portakal  alternatifleri arasından seçim yaptı. Tabi ki dondurmalı profiteroller, mozaik pastalar, tiramisular falan da eksik olmadı hiç. Balık için Arnavutköy’de Takanik’e gittik haftada bir. Etrafta rakı-balık keyfiyle bizi kıskandıranlar yok, sigara dumanı yok… Seviyoruz orayı. Yüzey balıklarından bir porsiyon ve bol salata, arkasından da hava kötü değilse sahilde 15-20 dakika yürüyüş… Mantı-kebap-pizza gibi kalori depolarını canı çok çekerse akşam yemeğinden çok öğle yemeğinde yemesine gayret ettik. Doktorumuz kullanabileceğimiz bitki çaylarını ıhlamur-rezene ve papatya ile sınırladı. Soğuk havalarda üşütmemesi için ballı-limonlu ıhlamur, hazımsızlık-uykusuzluk sorunu çektiğinde rezene kullandık. Rezene’nin tadını hiç sevmedi Selcan. Ama rahatlatıcı etkisi hafife alınmaz.

5.Kişisel Bakım

İlk 3 ay pek kişisel bakım olmuyor zaten. Saç boyanması yasak, çatlaklar oluşması için erken… 3-6 ay arası döneme girince doktorumuzun tavsiyesiyle “Organics” marka saç boyası ile boyattı saçlarını. Minicik göbek yavaş-yavaş çıkarken Bella B Tummy Honey Butter marka krem önerdi Kağan Bey. Krem bazen Selcan’da kaşıntı yaptı, o da duşlardan sonra bademyağı ile dönüşümlü kullandı kremi.

6.Egzersiz
Kağan Bey haftada 5 gün yarım saat yürüyüş verdi. Ama en kötüsü kışın ortasındayız. Kayıtlı olduğumuz spor salonunda yürüyüş yapsak sayılmaz mı? Doktorumuz dünden hazırmış. 5.5 km/saat hızla 30 dakika yürüyüş. Haftanın 5 günü diyemem ama 3-4 gün yapmaya gayret ettik. Havayı güzel bulunca da sahile… Ama en komik zamanları Mehmet Öz’ün hamilelik süreci ile ilgili yazdığı kitaptaki 1-2 hareketi evde uygulamaya çalışırken geçirdik. Tempolu müzikleri bilgisayardan listeleyip “sol-sol” şeklinde askeri disiplin ve uyumla 20-25 dakika olduğun yerde yürüyüş. Canımız sıkılmasın diye izlediğimiz DVD’lerden birini altyazılı-sesi kısık açıyorduk. Bir de son egzersiz, belki de en kolayı: "Kegel"...
7.Alışveriş



Bu liste hem biraz özet, hem de biraz şişirilmiş gelebilir. Daha çok kıyafet var akla gelen mesela. Ama kıyafet almak bence en yavaş yapılacak iş. Çünkü hiç durmadan hediye geliyor.

Bebekleri hafif “azman” doğan birkaç kişiden mothercare haricinde aldığı newborn bodylerin küçük geldiğini duydum. Dikkat etmek lazım.
Alışverişlerde nazımız geçecek akrabalara, arkadaşlara kıyafet yerine alternatifler sunduk fiyatlarına göre. Kimi buhar makinemizi aldı, kimi göğüs pompasını, kimi de park yatağı. Mothercare’de hediye listesi de oluşturulabiliyormuş ama biz onu bir türlü beceremiyoruz. (evlenirken de niyetlenmiştik-ayıp olur diye korkup yapamadık)
Mama sandalyesi falan ilk aylarda kullanılmayacağı için çıkardık listeden. Kaşıkta şimdi bakınca gereksiz göründü gözüme ama ilk listede varmış çıkarmadım.
Ecza dolabına gerekebilecekler için çocuk doktorunu biraz önceden seçip, tanışıp, ona danışarak alma gibi bir planımız var. Daha gerçekleştiremedik sırayla her şey. Bebek tırnak makası, saç fırçası, tarafı gibi şeyler mothercare’de bir set içinde çantasıyla satılıyor. Gayet başarılı.
Biz buhar makinesini tefal’den hava nemlendirici aldık. (soğuk buhar makinesi almak lazımmış) Göğüs pompası olarak ablamın ısrarlarıyla ameda lactaline elektirikli ve pilli süt pompasını seçtik.En yakın tecrübe onda, dinlemek lazım…
Mobilyalarımız ve duvar kâğıtlarımız da İnci Tunçel’den.
Bu yazı uzun oldu. Kendim baydım, herhalde okuyan bir sabır taşı varsa şansımı zorluyorumdur. Evet, biz hamileliği çocuksu bir macera heyecanıyla yaşıyoruz. Ama bir çocuğun bile alması gereken sorumluluklar var. Tadını çıkara çıkara yaşamaya çalışıyoruz her günü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder