5 Ekim 2011 Çarşamba

“2 Çocuk ve 1 Eli Sopalı Duru”


Herkese inat aslan burcu olsun istiyordum kızımın. Olması bu kadar yüksek ihtimalken “burcu aslan olmasa” demeleri inadımı depreştiriyordu. Dominant olsun kızım, kendini dinletsin diyordum… Diyordum ama inanmıyordum bu muhabbetlere de ondan diyordum… Şimdi sen misin inanmayan…
En son ölçümüne göre (1 aylıkken) 54 cm boyunda bir komutanımız var artık evde. Annesi, ben, anneannesi, bakıcısı evde kim varsa emrine amadeyiz. Desibel olarak dövebiliyor hepimizi. Uykusuzluğa dayanıklılık konusunda 10 kaplan gücünde kızım. Ama bir o kadar da neşeli. Tüm mahalleyi hazır ola geçirebilecek şekilde bağırırken, 1 dakika sonra gülücükler dağıtabiliyor.
Bu gün 49 günlük. 2 gün önce ilk defa anneannesi olmadan çekirdek aile olarak bir gece geçirdik. 3-4 gün içinde tamamen çekirdek aile formuna geçeceğiz. Kızımızı tanıyoruz her geçen gün. Hep yazıyorum burada… Her bebek, her doğum, her hamilelik süreci kendine özgüymüş. Diğer insanların tecrübelerini okumak önemli ama bunu da akıldan çıkarmamak gerekiyor.
Bir bebeği ağlatmamanın ilk kuralı onun yanında kendine güvendiğini hissettirmen gerekiyor. İlk günler annesi de, ben de Duru’yu pul koleksiyoncusunun en değerli pulunu tutuyormuş gibi taşıdığımız için kızım her defasında basıyordu bize fırçayı. Benden tavsiye hastanede geçirdiğiniz 1-2 gün zamanın değerini bilin ve oradaki hemşirelerden bol-bol faydalanın. Çünkü herkesin hastane hikâyesi bu konuda benzerdir. Bebek sizin yanınızda ağlar, hemşire kucağına alır almaz susar. İşte bunu gördüğünüz anda hemşireye rica edin onu sakinleştiren tutuşu sizde deneyerek göstersin. Biz bunu sonradan kendi çocuk doktorumuzun hemşiresinde yaşadık ve tahmin etmeyeceğimiz ölçüde faydasını gördük.
Tekrar bastırarak yazıyorum bebeğinizin ağlamalarına karşı ilk yapacağınız şey onu o andaki sıkıntısına göre nasıl taşıyacağınızı öğrenmeniz. Yanlış okumadınız. “o andaki sıkıntısına göre” taşıma metodu… Çünkü bebek gazı olduğunda, tuvaletini yapmaya çalıştığı zaman, uykusu olduğunda hep farklı şekillerde taşınarak rahatlıyor. Her ağladığında gazını çıkarayım diye omuzuna vurursanız miniği, size dünyayı dar edebilir. Bu arada kaka yapma tutuşu da kendine özgü bir olgu Duru için. Genellikle erkeklerin kucağında -kayınpederim ve ben favorisiyiz bu konuda-  (itiraf ediyorum kızım şimdiden verdiği bu feminist mesaj bir kız babası olarak çok da hoşuma gidiyor) sırtüstü uyku pozisyonunda bağırsaklarını boşaltıyor. Diğer bebeklerin uyuduğu bu pozisyonda Duru çevreye en cin bakışlarını fırlatıyor.
Bir başka önemli konu bebeğin sakin olduğu, sizinle iletişime geçtiği, gülücükler attığı vakte kendinizi çok kaptırmayın. Bu azmanlar sakin durumdan, terminatöre 2-3 saniye içinde geçiş yapabiliyorlar ve bir bebeğin ağlaması için en güzel çözüm ağlatmaya hiç başlamamak. İstediği şeyleri istediği sırayla ve zamanda yaparsanız kısmen becerebiliyorsunuz. Yeni uyanmış ve neşeli anında iletişime geçmek çok zevkli ama bunun sınırını bilip, fazla zorlamadan altını değiştirmeli sonra zamanı iyi kullanıp memeye yetiştirmeli. Eğer bu aralarda herhangi bir yerde yavaş hareket ederseniz size yarım saatlik bir ağlama krizi olarak geri dönebiliyor.
Burada ahkâm kesiyorum ama daha 49 günlük babayım. Tek yapmaya çalıştığım evde yanında olduğum zamanlarda kızımı tanımaya çalışmak. Bir yandan onunla geçirdiğimiz her saniyenin tadını çıkarıp, bir yandan da birlikte lego oynayacağımız günleri iple çekmek…