10 Mart 2014 Pazartesi

NASIL HİSSEDİYORSUN (Kukla Tiyatrosu)



Emre:       Merhaba, hoşgeldiniz!
Can:         Hoşgeldiniz!
Emre:       Nasılsın Can?
Can:         İyiyim, Emre sen nasılsın?
Emre:       Ben de iyiyim. Kendini nasıl hissediyorsun bugün?
Can:         Nasıl mı hissediyorum? Bilmem, iyiyim işte.
Emre:       Yani MUTLU musun, ÜZGÜN müsün, YORGUN musun? Mesela, ben Duru, Selcan ve seninle birlikte olduğum için hem çok mutluyum hem de yeni oyunumuz için çok heyecanlıyım.  
Can:         Ben de yeni oyunumuzu bilmediğim için çok meraklıyım.
Emre:       Harika, demek ki nasıl hissediyorsun sorusuna verebileceğimzi bir cevap da bu, MERAKLI. Bu gün oynayacağımız oyun da bu. Nasıl Hissediyorsun?
Can:         Çok güzelmiş, peki nasıl oynayacağız.
Emre:       Önce sizin için hazırladığım küçük kartlardakı kızın nasıl hissettiğini tahmin etmeye çalışacaksınız. Hazır mısınız?
Can:         Hazırız!
Emre:       Başlıyorum. Bu resimde bu kız nasıl hissediyor?



Can:         Gülüyor. Sanırım bu resim de bu kız MUTLU.
Emre:       Evet doğru Can. Neden mutlu olabilir sence?
Can:         Mesela anneannesiyle dedesi onu görmeye geldiği için mutlu olabilir.
Emre:       Çok güzel Can. Bu mutlu olmak için güzel bir neden. 2. karta geçiyorum. Sence bu fotoğrafta kız nasıl hissediyor?
Can:         Bu fotoğrafta hiç gülmüyor. Sanırım burada bu kız üzgün.

       
Emre:       Haklısın Can. Bu fotoğrafta bu kız ÜZGÜN görünüyor. Neden üzgün olabilir?
Can:         Belki çok sevdiği bir oyuncağı çalışmıyordur.  
Emre:       Evet, bu gerçekten üzülmek için yeterli bir sebep. Onu tekrar mutlu etmek için ne yapabiliriz?
Can:         Onunla kendi oyuncaklarımızı paylaşabiliriz ya da belki birlikte resim yaparız. O zaman mutlu hissedebilir.
Emre:       Çok güzel cevap verdin Can. Bakalım bu kartı bilecek misin?


Can:         Bence bu kız çok şaşırmış.
Emre:       Harika, bunu da bildin. Bu kız çok ŞAŞIRMIŞ. Onu ne bu kadar şaşırtmış olabilir.
Can:         Belki sabah uyanınca pencereden dışarı bakmıştır ve her yer bembeyaz karla kaplıdır.  
Emre:       Gerçekten öyle olsa ben de çok şaşırırdım. Öyle değil mi Duru sabah bir de bakmışsın tüm yollar karla kaplı, sen de şaşırırsın değil mi?
Duru:        Evet!
Emre:       Sıradaki kartı bilebilecek misin bakalım Can.


Can:         Bu kızın gözleri kapanıyor, bence çok yorulmuş.
Emre:       Yine bildin Can. Evet, bu fotoğrafta bu kız çok Yorgun. Ne zaman böyle yorgun hissederiz?
Can:         Akşam yemeğimizi yiyip, oyun oynadıktan sonra böyle yorgun hissederim ben. Sonra da güzelce banyomu yapar, kitap okur ve uyurum.
Emre:       Öyleyse diğer karta geçiyorum. Bu kartta kız nasıl hissediyor?


Can:         Gözlerini kocaman kocaman açmış. Bence bu kartta bu kız çok meraklı.
Emre:       Haklısın Can. Neyi bu kadar merak etmiş olabilir.
Can:         Postacının eve getirdiği paketten ne çıkacağını merak etmiş olabilir.
Emre:       Hahaha güzel buldun Can. Son iki kartım kaldı, hazır mısın?


Can:         Bu çok kolaymış. Bu kartta bu kız çok kızgın ve sinirli.
Emre:       Peki neden bu kadar sinirlenmiş sence?
Can:         Başka bir çocuk oyuncaklarını almış olabilir.
Emre:       Evet, bu çocu çocuğu sinirlendirir.
Can:         Bence hiç sinirlenmesin. Nasıl olsa o oyuncak onun ve diğer çocuk bir süre oynadıktan sonra geri verecektir. Onun oyunu bitene kadar kendine yeni bir oyun bulması en güzel çözüm bence.
Emre:       Bugüne kadar bu oyunda senin kadar başarılısını görmemiştim Can. Son soruyu da bilirsen oyunu tamamlamış olacaksın. Bu da son kart. 

  
Can:         Bu fotoğrafta bu kız çok heyecanlı.
Emre:       Onu ne bu kadar heyecanlandırmış olabilir Can?
Can:         Annesine aldığı hediyenin paketi açılırken heyecanlanmış olabilir.
Emre:       Harikasın Can! Haydi hep beraber Can’ı alkışlıyoruz. Ne dersiniz nasıl hissediyorsun oyununu Barış’la da oynayalım mı?
Can:         Evet, evet oynayalım. Barış! Barış!
Barış:        Efendim, beni mi çağırdınız?
Emre:       Evet Barış, bizimle bir oyun oynamak ister misin?
Barış:        Tabi, çok isterim. Nasıl oynayacağız?
Emre:       Ben sana bazı durumlar söyleyeceğim, sen o durumda nasıl hissettiğini bize söylemeden yüzünle göstereceksin. Başlıyorum. Diyelim ki saklambaç oynuyorsunuz ve bir kapının arkasına saklandın. Selcan seni ararken saklandığın odaya girdi. Nasıl hissedersin?

(Heyecanlı bir ifade)

Can:         Heyecanlı, heyecanlı.
Emre:       Diyelim ki Duru senin için yaptığı resmi sana hediye etti.

(Mutlu bir ifade)

Can:         Şimdi de çok mutlu!
Emre:       Birisi kalemle kitabını boyuyor.

(Sinirli bir ifade)

Can:         Ooo, çok kızmış.
Emre:       Ding dong kapı çalınıyor ama kim geldi bilmiyorsun?

(Meraklı bir ifade)

Can:         Şimdi de meraklı.
Emre:       Elindeki balon kaçmış uçuyor.

(Üzgün bir ifade)

Can:         Üzülmüş...
Emre:       İşte çalışıyorsun, bir de bakmışsın Duru ve Selcan gelmiş.

(Şaşkın bir ifade)

Can:         Çok şaşırmış.
Emre:       Bütün alışveriş poşetlerini eve kadar taşımışsın.

(Yorgun bir ifade)

Can:         Şimdi de çok yorgun.
Emre:       Hahaha, harikasınız. Siz ne dersiniz sevgili seyirciler, bugünkü oyunumuzu beğendiniz mi?
Duru:        Evet!
Emre:       Biz de çok eğlendik. Öyleyse bir sonraki oyunda görüşmek üzere!
Can:         Hoşçakalın!