26 Aralık 2013 Perşembe

Bakıcısız Kalmak



28 Ekim akşamı Duru’nun odasında toplanmış en sevdiği şarkı ‘Senden Daha Güzel’i dinleyip dans ediyorduk neşeyle. Zema sessizce odaya girip çıktı yüzünde durgun bir ifadeyle. Selcan onu takip etti, mutfakta konuşurlarken ağlıyordu. Duru onu öyle görünce o da mahsunlaştı. O mahsunluk neredeyse 1,5 ay sürdü işte bizim evde. Zema’yı o akşamdan sonra hiç görmedik. Yaklaşık 27 aylık maceramız bu şekilde sonlanmış oldu.

Duru’nun okulda çekilen fotoğraflarına dönüp bakınca daha açık görülüyor herşey. Hemen hemen tüm çocuklardan daha güler yüzlü, hareketli ve hep oyunun merkezindeki kızımızın fotoğrafları birden değişiyor. Ağlamaklı bir ifade, kucağında evden götürdüğü bir bebeğine sıkıca sarılarak ve sınıfın bir köşesinde tek başına oturan haline dönüyor. Büyük keyifle girdiği okul kapısına geldiği anda kıyamet koparmaya başlıyor günlerce.




Babannesi yardıma geldi önce, sonra anneannesi. Üzerindeki terkedilme korkusunu atamadı kaç hafta. Yatılı bir yardımcıya geçmemiz gerektiğine karar verdik. Tüm odaların yeri değişecekti ama pedagog Duru’nun odasına dokunmayın dedi özellikle. “Oraya başkasını yerleştirirseniz kendisinin yerine onu koyduğunuzu düşünür”. Bir oda boşalttık ve yeni bir ablası geldi evimize. Ağır ağır alışmaya çalışıyoruz birbirimize.


İşin içinde 2,5 yaşında bir çocuk olunca bazı şeyleri kontrol edemiyorsunuz ve işin en zor kısmı bu. Dünyanın en iyi insanı da gelse Duru’nun vereceği tepkiyi tahmin etmek çok güç. ‘Cici abla’yla başlayıp, ‘sen git’e dönebiliyor bir kaç dakika içinde. Daha üç haftadır tanıdığınız birine canınızı emanet etmek zorunda kalıyorsunuz. Zor günler geçirdik, hala da çok atlatabildiğimiz söylenemez.