31 Ocak 2014 Cuma

KİTAP KUTUNUN NERESİNDE (Kukla Tiyatrosu)























Gözlüklü (Can) ; Şapkalı (Emre) ; Barış; Selcan; Duru

Emre:             Merhaba millet. Hoşgeldiniz oyunumuza. Benim adım Emre.
Can:               Benimki de Can.
Emre:             Bu gün sizlere yepyeni bir oyun oynayacağız, hazır mısınız?
Can:               Hazırız!!!
Emre:             Konuklarımız hazır mı?
Selcan, Duru:  Hazırız!!!
Emre:             Bence bu yeterince kuvvetli olmadı, bir daha deneyelim. Hazır mıyız?
Selcan, Duru:  Hazırız!!!
Emre:             Güzel. Bu günkü oyunun ismi “Kitap Kutunun Neresinde?”
Can:               “Kitap Kutunun Neresinde” mi? Nasıl oynanıyor bu oyun?
Emre:             Ben şuradaki kitabı masanın üzerinde bir yere bırakacağım. Sonra sen ve misafirlerimiz  kitabın buradaki kutunun neresinde olduğunu bilmeye çalışacaksınız.
Can:               Çok heyecanlandım. Hadi bir an önce başlayalım.
Emre:             Tamam başlıyorum öyleyse. (Kitabı kutunun önüne koyar) Evet kim cevap vermek ister?
Can:               Ben, ben, ben cevap verebilirim.
Emre:             Söyle öylese Kitap Kutunun Neresinde?
Can:               Kitap Kutunun ÖNÜNDE.
Emre:             Sevgili seyircileriz siz ne diyorsunuz? Kitap kutunun önünde mi?
Selcan, Duru:  Evet, Kitap Kutunun ÖNÜNDE!!
Emre:             Evet doğru cevap verdiniz. Kitap Kutunun ÖNÜNDE. Bakalım ikinci sorumu bilebilecek misin Can? (Kitabı kutunun arkasına bırakır) Bil bakalım, Kitap Kutunun Neresinde?
Can:               Düşüneyim bakalım, biraz önce kitap kutunun önündeydi, şimdi diğer tarafına geçti. Öyleyse... Buldum buldum! Kitap Kutunun ARKASINDA!
Emre:             Seyircilerimiz katılıyor mu Can’a?
Selcan, Duru:  Evet, Kitap Kutunun ARKASINDA!
Emre:             Aferin Can, bir kez daha bildiniz. Bir kolay soru daha... (Kitabı kutunun yanına bırakır) Kitap Kutunun Neresinde?
Can:               Eee? Kitap, kitap... (fısıldayarak) Hey, bana yardım etmeye ne dersiniz?
Selcan:           (fısıldayarak) Kitap kutunun yanında.
Can:               Evet, evet. Kitap Kutunun YANINDA.
Emre:             Doğru cevap, aferin Can. Artık biraz zorlaştırabiliriz soruları (Kitabı kutunun üzerine koyar) Evet, bil bakalım Can. Kitap Kutunun Neresinde?
Can:               Kitap kutunun neresinde, kitap kutunun neresinde? Bu sefer bulamadım cevabı.
Emre:             Sevgili seyircilerimizden cevap vermek isteyen var mı? (Selcan: Duru kitap kutunun üstünde değil mi? Gel birlikte söyleyelim)
Selcan, Duru:  Kitap Kutunun ÜSTÜNDE!
Can:               Evet, evet üstünde üstünde!
Emre:             O zaman herkese bir alkış bu doğru cevap için! Bakalım bunu bulabilecek misiniz? (Kitabı kutunun altına koyar) Bilin bakalım, Kitap Kutunun Neresinde?
Selcan:           Bu çok kolay. Şimdi de Kitap Kutunun ALTINDA.
Emre:             Herkes Selcan’a katılıyor mu?
Can, Duru:      Evet!
Emre:             O zaman üçe kadar sayıp birlikte cevap verelim. Bir, İki, Üç...
Selcan, Duru:  Kitap Kutunun ALTINDA!
Emre:             Bravo, bravo! Şu ana kadar kusursuz oynuyorsunuz oyunumuzu. Şimdi son soruya geldik. Ama bu sefer bir değişiklik yapacağız. Ben kitabın yerini değiştirene kadar herkes gözlerini kapatacak. Anlaştık mı?
Can:               Gözlerimizi mi kapatacağız? Çok heyecanlı... 
Emre:             Herkes hazır mı? Sayıyorum. Bir, İki, Üç, herkes kapatsın gözlerini. (Kitabı kutunun içine bırakır) Evet hazırım, açabilirsiniz gözlerinizi. Bilin bakalım Kitap Kutunun Neresinde?
Can:               Kitap kutunun önünde değil, arkasında değil, yanında değil, altında değil, üstünde değil... Hımmm bulamadım cevabı?
Selcan:           Ben de bulamadım. Ama bir de Barış’a soralım belki o bilir cevabı?
Emre:             Tamam, hadi çağıralım Barış’ı. (Hep bir ağızdan) Barış, Barış...
Barış:             Efendim, buradayım geldim. Bir şey mi oldu?
Selcan:           Biz Kitap Kutunun Neresinde oynuyoruz, ama cevabı bulamadık. Sen biliyor musun kitap kutunun neresinde?
Barış:             Hımmm, bakalım bulabilecek miyiz? Kitap kutunun önünde değil, arkasında değil, yanında değil, üstünde değil, altında değil... Öyleyse tek seçenek kalıyor. Kitap Kutunun İÇİNDE.
Can:               Hemen bakıyorum. (Kutunun kapağını açar ve içine bakar) Hımmm. (Sanki kandırıyor gibi bir süre bekler) Evet evet burada. (Kutuyu eğip kitabı gösterir)
Emre:             Öyleyse cevap neymiş?
Selcan, Duru:  Kitap Kutunun İÇİNDE!
Emre:             Tüm sorularımı doğru cevapladınız. Hepinize kocaman bir alkış! Öyleyse bir sonraki oyunda buluşmak üzere, hoşçakalın!
Can:               Hoşçakalın!

(Müzik girer)































30 Ocak 2014 Perşembe

Duru’yla Ev Aktiviteleri


Hikayenin başı biraz sıkıcı. Kışın gelmesiyle okulda bir hastalanıp bir iyileşen çocuklarla birlikte gribin bizim eve de uğraması, ateşli geceler ve yeniden kulak enfeksiyonu. Bu illet bir kez yer yaptı mı zaten ne yazık ki orada kalmıyor ve doktorun tavsiyesiyle bir aydan uzun zamandır okula hiç uğrayamadı Duru.   

Geliyoruz keyifli kısmına. Bir aydır eve kapanmış kızımıza "işten yeni geldim, yorgunum kuzum" demek olmaz, mesailerdeki her tür boşluk değerlendirilerek akşam birlikte geçirilecek vakitler için etkinlikler planlamaya koyulduk. Bizde uygulanamasa da plan, program,listeler hazırlandı hemen.






Bazen onun dikkati 2 dakika bile sürse pes etmiyoruz uğraşmaktan. Okulda kaçırdığı derslerin fotoğraflarını takip ediyoruz. Onlarla birlikte şekiller ve renkleri öğrenmeye çalışıyor Duru. Odasının şeklini değiştiriyoruz birkaç günde bir. Bir gün kamp yapıyoruz, başka gün ona özel bir ev. 






















Bu düzene geçtiğimizden beri ufak bir pişmanlık duymadık desek yalan olur. Keşke daha önce yapsaymışız tüm bunları. Öyle oturan anne baba değildik ama sık sık da 'yorgun' olurduk, 'sen çizgifilm izle ben salata yapayım' derdik mesela. Şimdi salatayı da beraber yapıyoruz, çizgifilmi de birlikte izliyoruz. Daha enerjik hissediyoruz kendimizi ve daha mutlu.


 




Renkler ve şekiller; hayvanlar; akvaryum balıkları; ulaşım araçları eve gelen misafirleri karşılıyor giriş holünde.


Bir gün annesiyle kek yapıyor, başka gün babasıyla patates baskısı... Boncuk makarnalardan kolyesi de süper oldu.


  


Ama en çok sevdiği kukla tiyatrosu oldu. Emre ve Can karakterleri hayatımıza hızlı bir giriş yaptı. Biz de çok eğleniyoruz, oyun günü ufaktan bir tatlı telaş oluyor evde. "Tanışma"nın devamı gelecek yani... 


28 Ocak 2014 Salı

Kukla Tiyatrosu (TANIŞMA)




Gözlüklü (Can) ; Şapkalı (Emre) ; Barış; Selcan; Duru


Emre:   Merhaba herkese.
Can:    Merhaba, hoşgeldiniz.
Emre:   Ben Emre.
Can:    Ben de Can.
Emre:   Bugün size “TANIŞMA” oynunu oynayacağız.
Can:    “TANIŞMA” mı? O da ne demek?
Emre:   Tanışma, birbirini ilk defa gören insanların karşısındakine ismini, yaşını, annesinin-babasının ismini söyleyip, karşısındakinden de onun ismini, yaşını, annesinin-babasının ismini öğrenmesidir.
Can:    Aaa, ne güzelmiş. Ama ben seni tanıyorum. Bunu nasıl oynayacağız ki?
Emre:   Çok komiksin Can... Adı üzerinde oyun bu. Sen başka biri olursun, ben başka. Mesela ben Ata olayım, sen Mehmet.
Can:    Hım, ben Mehmet olmak istemiyorum, ben Ata olayım sen Mehmet ol.  
Emre:   Of, tamam öyle olsun. Ben Mehmet olayım, sen Ata ol o zaman.
Can:    Mehmet daha mı güzeldi acaba?
Emre:   Haydi ama Can! Oynamak istiyor musun, istemiyor musun?
Can:    İstiyorum, istiyorum.
Emre:   O zaman başlıyorum. Merhaba, ben Mehmet. Senin adın ne?
Can:    Merhaba, benim adım Ata
Emre:   Kaç yaşındasın Ata?
Can:    İyi de ben Ata’nın yaşını bilmiyorum ki!
Emre:   Of Can, bir oyun oynatmadın. Kendi yaşını söyleseydin ya, ne farkeder? Bak ben seyircilerimizden biriyle oynayayım. Sen de o sırada Ata’nın yaşına, annesinin-babasının adına karar ver. Kim benimle oynamak ister?
Selcan: Ben isterim!
Emre:   Merhaba, benim adım Emre, senin adın ne?
Selcan: Benim adım Selcan.
Emre:   Kaç yaşındasın Selcan?
Selcan: Ben 33 yaşındayım.Sen kaç yaşındasın?
Emre:   Ben üç yaşındayım. Benim annemin adı Ayşe, babamın adı da Hasan.
Selcan: Benim annemin adı Hayat, babamın adıysa Ramazan.
Emre:   Seninle tanıştığıma memnun oldum Selcan.
Selcan: Ben de seninle tanıştığıma memnun oldum Emre.
Emre:   Evet, Selcan’ı alkışlıyoruz! Can, hazır mısın oynamaya?
Can:     Hazırım, hazırım.
Emre:   Yalnız ben biraz yoruldum. Sen de istersen misafirlerimizden biriyle oynayabilirsin. Hem onlar seni tanımıyor. Can ile oynamak isteyen var mı?
Duru:   Evet, ben.
Emre:   O zaman, Can haydi sen başla!
Can:    Tamam. Merhaba benim adım Can. Senin adın ne?
Duru:   Benim adım Duru.
Can:    Kaç yaşındasın Duru?
Duru:   Üç.
Can:    Ben de üç yaşındayım. Benim annemin adı Leyla, babamın adı da Ozan. Senin annenin adı ne?
Duru:   Selcan.
Can:    Babanın adı ne?
Duru:   ...
Can:    İstersen babana sorabilirsin. Haydi onu çağıralım. Duru’nun babası, Duru’nun babası!
Barış:  Beni mi çağırdınız?
Can:    Evet seni çağırdık. Duru’nun sana sormak istediği bir sorusu var. Babana adını sorabilirsin Duru.
Duru:   Senin adın ne baba?
Barış:  Benim adım Barış.
Can:    Duru, babanın adı neymiş?
Duru:   Barış.
Emre:  Bravo, çok güzeldi. Hepinize çok teşekkür ediyoruz. Bu günkü oyunumuzu hep beraber bir şarkı söyleyerek bitiriyoruz. Hoşçakalın.  
Can:    Hoşçakalın.

(Müzik girer)