31 Ağustos 2012 Cuma

Evde Güvenlik Önlemleri


Hani Matrix’in başında Neo’yu hazırlarlarken bir cd koyarlar ve bir gün içinde kung-fu, jiu jitsu, uzun mesafe atlamalar gibi bir sürü şeyi makine gibi öğrenir. Biraz onu hatırlatıyor halimiz. Yattığı yerde oyuncağına yuvarlanarak ulaşan tombiğimiz, bir akşam bir de bakıyoruz komando şeklinde sürünerek bütün evi dolanıyor; birkaç gün sonra yatağının parmaklıklarına tutunup kendi kendine ayağa kalkıyor ve kendisini alkışlamaya başlıyor. Bir sabah evden işe giderken bana birden el sallamaya başlıyor, ertesi gün eliyle öpücük gönderiyor... Elimizden geldiğince onu doyurmaya çalışıyoruz yeniliklerle.

Bir yandan da beklenen “güvenlik” günlerinin kapıyı çalması demek oluyor kızımızın hareketlenmesi. Sıralamaya, hatta şimdi yürümeye başladığı yerlerin etrafındaki sivri köşeli mobilyaların kalkması, eliyle yetişebileceği yüksekliklerdeki ağır ve tehlikeli eşyaların yükseklere taşınma vakti geldi. Öncelikle Ikea’dan priz kapakları alarak başladık önlemlere. Koltuğun arkasındaki ağır ciltli kitapları kaldırdık, orta sehpamızla vedalaştık.

Bizim evin en büyük sorunlarından biri de evde neredeyse hiç halı yok. Her yer ya taş ya da parke. Duru’yu bırakabileceğimiz yumuşak bir zemin düşündük uzun süre. İlk önce Joker’de satılan üzeri puzzle’lı 30*30 parçalardan oluşan bir mat aldık. Yürümeyi öğrenme döneminde düşüşleri yavaşlatması ve yerden gelen soğuğu kesmesi açısından, bir de en önemlisi temizlik kolaylığı açısından mat süper bir çözümdü. Ama küçücük parçalardan oluşan bu puzzle’ı Duru’nun farketmesi uzun sürmedi ve Duru bozsun, anne-baba yapsın sistemi bizi yorana kadar devam etti. En sonunda internette bu matların 50*50 boyutunda tek parça satılanlarını bulduk. http://ayegitimaraclari.com/12mm-ic-zemin-korosu-yer-dosemesi

Ev içinde ne kadar önlem alırsanız alın bebeğinizi yalnız bırakmaya korkuyorsunuz. Kendi kendine oyun oynadığı kısacık zaman dilimlerinde de başında gardiyan gibi beklemekten hoşlanmadığımız için ve kendi acil ihtiyaçlarımızda güvenebileceğimiz bir alan yaratmak için yeniden arayışa geçtik. En sonunda Pilsan’ın ürettiği plastik çitlerde karar kıldık. http://www.e-bebek.com/bahce_oyuncaklari/pilsan/pilsan_oyun_alani_ve_cit/PIL-12581 

Aldığımız mat ve çitlerle şimdi kuzumuzun odasında tam da istediğimiz gibi bir oyun parkımız oldu. Tabi ki özgür kız Duru içinde en fazla on dakika sakin oturuyor ama inanın bu on dakika her şeye değiyor.




Açıp kapatmayı keşfettiği tehlikeli olabilecek çekmeceleri Ikea’dan aldığımız kilit sistemiyle sabitleyerek ve mobilyaların sivri köşelerine yine Ikea’dan aldığımız koruyucuları yapıştırarak şimdilik güvenlik açıklarımızı kapattığımızı umuyoruz.

1.Yaş Günüsü


O ne yanan mumlarla, ne de onun için söylenen doğum günü şarkılarıyla ilgileniyor. Pastasının üzerindeki bu nokta burunlu kızın kendisi, yanında oturanın da en yakın arkadaşı Miyyavv olduğunu anlamıyor sanırım ama yine de heyecanlı sürekli alkış yapıyor. Beyaz elbisesiyle kırmızı-mavi süslerin içinde parlıyor!


Bu senelik onun dileğini de biz tuttuk. “Hayatın dupduru, mutlu günlerle dolu olsun birtanem.”

  

17 Ağustos 2012 Cuma

Bloğumuzu Özledik…



Duru doğduğundan beri arayı bu kadar açmamıştık bloğumuzda. Unutmaktan, vazgeçmekten, hevesini almaktan yazmamak değil bizimki. Kuzu ile ilgili herşey o kadar keyifli ve hızlı ilerliyor ki, anlatırken birşeyleri atlamak veya hissettiklerimizi yazıya dökememek telaşımız.

Öncelikle neredeyse 5-6. aylardan beri sürekli akan salyalarından ve eline aldığı her nesneyi ağzına götürmesinden dolayı erken beklediğimiz dişleri bizi neredeyse 10. aya kadar bekletti. Sonra öyle bir hale geldi ki hızlarına yetişemez olduk. Şimdi altta 2, üstte 4 (6 bile olabilir, dedim ya yetişemiyoruz) dişi var Duru’nun. Bu süreçte tabi sıkıntılı, hafif ateşli günleri oldu ama çevremizde duyduklarımız kadar zor geçirmedik bu dönemi. Bence diş meselesinde en can sıkıcı durum; her huzursuzlukta ve ateşte diş çıkarmanın da bir alternatif olarak anne-babanın kafasını karıştırması. Kuzu üşüttü mü, virütik bir problem mi var gibi seçeneklerin yanında hep bu konununda akla gelmesi kötü bir şey. Doktorumuzdan öğrendiğimiz diş çıkarma en fazla 38 dereceye kadar ateş yaparmış. Bu bile en azından bir eleme kriteri, bilmekte fayda var…

Başka bizi biraz merakta bırakan konu emekleme mevzusu olmuştu bu dönemde. Durucuk 9 aylık olmuştu ama ulaşım yöntemi olarak yuvarlanmayı tercih ediyordu. Emekleme pozisyonu aldığında da geri vites kusursuz çalışmasına rağmen ileri en ufak bir hamle bile yapmıyordu. Biraz araştırınca emeklemenin bebek gelişiminde zorunlu bir basamak olmadığını ve bazı bebeklerin emeklemeden yürümeye başlayabileceklerini görüp biraz sakinleştik. Ama ne olursa olsun insan elinde olmadan istiyor bebeğinin emeklediğini görmeyi. Aynı günlerde Selcan daha önce araştırdığımız Gymboree’nin deneme dersine götürdü Duru’yu. Kuzucuk başka miniklerle bir arada öyle keyifliymiş ki o gün kaydını yaptırmış annesi. Gymboree Duru’nun hareketlenmesinde büyük ivme sağladı. Emekleme denemese de komando sürünüşüyle bütün evi katetmeye, arkasından sıralamaya başladı. Şu an hala kendi başına yürüyemiyor ama eli kulağında gibi… Minik elleriyle parmağımızı tutup site içinde turlamaya başladık bile.

Eve kurdurduğumuz güvenlik kameralarımız, Duru’nun odasına hazırladığımız mini oyun parkımız ve hepsinden önemlisi kızımızının ilk yaşgünü sonraki yazıların konuları olsun. Yarın kuzucuğu alıp Bodrum’a ilk ailece tatilimize gidiyoruz. Dönünce arayı açmayız…