10 Eylül 2011 Cumartesi

Taze Babadan Doğum Hikayesi

Uzun zaman oldu yazmayalı… Bu satırların okuyucuları zaten boşlukta olanı tahmin etmekte zorlanmıyordur. Kızımızın kokusu öyle başımızı döndürüyor ki, onun yanından ayrılıp buraya 2 satır yazmak çok zor oldu.
Bu günkü hikâye 3 Ağustos’ta başlıyor. Hatta biraz öncesine dönelim. Kağan Bey bize beklenen doğum tarihinin (40 Haftanın dolduğu gün) 6 Ağustos olduğunu söylemişti aylar önce. Haftalar çok hızlı ilerliyordu. Bu sadece benim fikrim değil, Selcan’da öyle düşünüyordu –muhtemelen son aya kadar çalıştığı için-.
“Şafak sıkıştırması” diye bir şey duydunuz mu? Askerlikte son günlere gelince rahatlaması gereken askerler için zaman çok daha yavaş geçer. Nefesi daralır. İşten ayrıldıktan 1-2 hafta sonra Selcan’ı şafak sıkıştırmaya başladı. Tekmeleri, ağrıları daha sık dinler oldu. 1-2 saat ses çıkmayınca içerden telaşlanır olduk iyice. 9 Temmuz 36. Hafta’nın bitip, 37. Hafta’nın başladığı tarih. Peki, neden önemli derseniz, bu tarihten itibaren olan herhangi bir doğum prematüre sayılmıyor ve bebek gelişimini tamamlamış olarak görünüyor. Tabi bunu bilmek bize yaramadı. Sanki 6 Ağustos tarihini hiç duymamış gibi başladık beklemeye.
Önce Selcan’ın annesi geldi İstanbul’a. 3-4 gün sonra benim annemle babam gelip bir otele yerleşti. Her gün yeni tahminler geliyordu. Selcan 20 Temmuz diyordu, geçti. Ece 22 Temmuz olsun da Aslan Burcu olmasın diyordu. O da yalan oldu. Annem 27 Temmuz… Ben 30 Temmuz demiştim. Ağustosu gördük sonra. Yine 6 Ağustos tarihi hiç verilmemiş gibi “bu kız da çok nazlı çıktı” demeye başladık. Hâlbuki daha gecikmemişti Duru.
***

03 Ağustos Çarşamba sabahı saat 04.00’te uyandırdı Duru hepimizi. (Galiba alışkanlık yaptı kızımda, bu uyandırma servisi aynen devam ediyor)
FloranceNightingale Gayrettepe… Son haftalarda 3-4 defa yolları iyice ezberleyelim diye gidip gelmiştik hastaneye. İlk muayeneyi sabah 07.00’de olduk. (Ne demekse “olduk”. Olaydan kendine pay çıkarmaya çalışan baba yaklaşımı işte) Tamam, başladı… Kayınpederim ’de uçakla yetişti. Ablamın uçağı daha geç. Doğuma yetişemeyecek. Yiğit hastalanmış, hastanenin başka bir odasında yatıyor.
Kağan Bey öğlen 13.00 gibi geldi ve muayeneyi yaptı. “Akşam 19.00 gibi bekliyoruz doğumu. Biraz yürüyün koridorda” dedi ve gitti. Epidural takıldıktan sonra o serum şişesi ile yürümek için farklı bir sınıfta ehliyet almak lazımmış onu da öğrendik.
Selcan hiç bağırmadı. Son dakikaya kadar gülerek sohbet etti bizimle. Ağrı eşiğinin çok yüksek olduğunu söylediler. O yüzden bu satırları okuyan bebek bekleyen birileri varsa “ne kadar sakin anlatıyor” diye düşünmesin. Her doğum kendine özgüymüş. Biz bunu öğrendik.
19.00’u beklemedi kızımız. Saat 16.30’da Kağan Bey’i acil bir telefonla hastaneye getirtip ameliyathaneye girdik. Saat 17.25’te ilk ınga’yı duyduk. Yanındaydım Selcan’ın doğumda. Yine ahhbile demedi. Mükemmeldi… Çok insan soruyor neler hissediyorsun doğuma girince diye. Ben sonsuz güven hissediyordum Selcan’a. Tabi onun sakinliğinin, soğukkanlılığının sayesinde. Çok dile getirilen “babanın da orada olup destek olması”muhabbetine ben pek inanmıyorum. Destek değil bence orada olmak. Sadece anı paylaşmak… Kendimize fazladan pay çıkarmanın âlemi yok.
SELCAN… Genellikle kullanılan beylik cümle “güçlü görüntüsü altında yatan kırılgan bir kişilik” şeklindedir. Bu serüven bana Selcan’ın kırılgan, duygusal görüntüsünün altında sakladığı güçlü, iradeli kadınla tanışma fırsatı verdi. DURU… İnat ettim çok duygusal yazmayacağım. Nokta burnu, sarkık dudaklarıyla yaşantımıza girdi. Çok çok iradeli, kızı için tüm yorgunluğuna rağmen mücadele eden bir annenin 3.390 gr, 50 cm boyunda kızı. Adettir, bu yazıların sonu ”Hoş geldin Duru” diye biter. Bense onun için bir şarkı seçtim. Selcan beyazlar içinde bana doğru yürümüştü bu şarkı eşliğinde… BrightEyes’dan,
This is the first day of my life
Yours is the first face that I saw

I Think I was blind before I met you 

I don't know where I am

I don't know where I've been

But I know where I want to go
So I thought I'd let you know
That these things take forever
I especially am slow
But I realized that I need you
And I wondered if I could come home
This is the first day of my life,

I'm Glad I didn't die before I met you

But now I don't care I could go anywhere with you

And I'd probably be happy.