22 Şubat 2012 Çarşamba

Hayatı Kolaylaştıran Detaylar-1 Aspiratör



Evimizdeki adı “aspi”. İki ay öncesine kadar evdeki en büyük kurtarıcımız, kahramanımız ve kara gün dostumuzdu. Artık işlevini çok nadir gösteriyor, yakında “Durusal” görevinden tamamen emekli olacak belki ama yine de başımızın tacıdır. Laf söyletmeyiz kendisine. Gerçi bir yıl kadar önce arkasından çok atıp tutmuş, hatta kendisini üretici firmasına şikâyet etmeyi, belki değiştirtmeyi dahi düşünmüş olsak da şimdi çok pişmanız.

Efendim, hikâyemizin başı Mayıs 2010’a kadar gidiyor, yani bu blog oluşmadan bir yıl öncesi… Evlenmeden önce hiç tadilat yaptıramadığımız evimizde mutfaktan başlayarak her yeri elden geçirmek niyetindeydik. Mutfak için sıkı bir beyaz eşya araştırmasından sonra aspiratör olarak fiyatı en yüksek olanlardan birini sipariş ettik. Modeli tüm seçenekler içerisinde en az ses çıkaranın bu olduğunun söylenmesi nedeniyle seçmiştik. Mutfağımızın tadilatı bitti, her şey çok güzel görünüyor… Ufak ufak yemeksepeti ziyaretlerimiz azaltıp, biraz kitaplardan, biraz annelerle canlı telefon bağlantılarıyla, bazen de yemek tarifi siteleri yardımıyla yeni mutfağımızın hakkını verme çabasına giriştik. En sonunda o tarihi gün geldi ve aspiratörümüzün düğmesine bastık başımıza geleceklerden habersiz. Bir anda mutfağın içinde ufak çaplı bir enerji santrali devreye girdi sanki. Komşularımızın uğultuyu dinlemektense yemek kokularına katlanmayı tercih edeceklerini tahmin ederek aspiratörü kapatıp kapı pencere ne varsa açmayı uygun gördük.

İşte bu noktada bir ilahi güç devreye girdi ve “garanti süresi dolmadan şu aspiratörü gösterelim, olmazsa değiştirtelim” muhabbetlerimiz ertelene-ertelene Ekim 2011’e geldik. Artık evimiz daha kalabalıktı. Kuzumuz yaklaşık iki aylık olmuş, bakıcısı sürekli ağlayan bu bebekle ilgilenmektense günün yarısını Duru’nun el kadar kıyafetlerini ütülemekle, diğer yarısını da bize akşam yemeği hazırlamakla geçiriyordu. Akşamları işten geldiğimde yüzü gün içinde saatlerce ağlayan kızımızı susturmaya çabalamaktan bembeyaz olmuş bir halde Selcan beni karşılıyordu. Yavaştan aspiratörden önce bakıcıyı değiştirmek ile ilgili planlar yapmaya başlamıştım bile.

Bir gün Selcan daha önce defalarca denediğimiz saç kurutma makinesi, elektrik süpürgesi, kolik CD’lerinin akıbetini bildiği için pek ümit beslemeden Duru’nun yine ortalığı yıkarak ağladığı pusetini aspiratörün önüne getirmiş ve düğmeye basmış. Sonuç bir mucize… O günden beri “aspi”nin yeri ayrıdır bizde.

O günden başlayarak iki ay süresince Duru’nun aspiratör sayesinde ağlama krizleri kesildi, gündüz uykuları 2-3 katı kadar uzadı, hatta bu sayede gece uykuları da düzene girdi, bakıcımızın kendine güveni geldi ve beklediğimizin fazlasını vermeye başladı bize.




Selcan bu keşfi öyle rastgele yapmadı ama. Kaç doktora sordu, kaç kitap okudu, kaç anne-bebek bloğu takip etti… Sabırla her tavsiyeyi denedi. Öyle yapmamış olsa bugün çok mutlu olduğumuz bakıcımız gitmiş olacaktı. Bizi belki bu gün bile devam edebilecek olan zor günler bekliyor olacaktı… 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder