Aslında hep
apolitik olmakla eleştirilen kuşak bizlerdik ve ne yazık ki bu eleştirileri
sonuna kadar da hakettik. Şu an Gezi Parkı’yla 68’liler dahil (ki bu bir
mucize) herkesin saygısını kazanan kuşak 90 kuşağıdır ya da en azından
seksenlerin ikinci yarısında doğanlardır. Bizler de sokaklara attık kendimizi
ama bu kendimizi savunmaya yetmez.
Son beş
yılda (öncesi de vardır ama ben şu meşhur ‘ustalık dönemi’nden söz ediyorum)
her gün uzaklaştık özgürlükten, adaletten, komşularla sıfır sorundan, gelir
eşitliğinden, bağımsız gazetecilikten ve daha bir çok şeyden. Her geçen günün
vebali –kişisel fikrim- bizim üzerimizedir. Satılan limanların, her gün artan
AVM’lerin, Haydarpaşa Garı’nın, tecavüze uğrayan çocukların, dövülen-öldürülen
kadınların acısını en çok hissetmesi gereken kuşak yine bizleriz. ‘Tüm bunlar
birikti ve Gezi Parkı bardağı taşıran damla oldu’ düşüncesi doğrudur ama tek
başına sebep değildir bence. Bunun yanında 90 kuşağı tepki verecek yaşa
gelmiştir ve üzerine düşeni yapmıştır.
Geçerli bir
bahanemiz yok değil. Darbelerle, işkencelerle, çatışmalarla kırılmış bir
kuşağın çocuklarıyız biz. Bu nedenle çok sarıp sarmalandık. Gönüllerinden geçen
Devrim, Deniz, Nazım isimlerinden
vazgeçtiler önce. Akşam sofralarında bile politika kısık sesle konuşuldu, “bunlardan
okulda en yakın arkadaşına bile bahsetme” diye tembihlendi hep. Bazı kitapları
evden çıkaramazdık, ‘okuyacaksan evde oku’ denirdi...
Hala bir
şansımız var hatamızı telafi etmek için. Üç-dört yıl önce hemen hergün evlilik davetleri
gelirken yaşıtlarımızdan, şimdi tıpkı bizim gibi anne-baba olma haberleri yağıyor
son dönemde. Eğer ki apolitikliğimizin gerekçesinin korkak yetiştirilmemiz olduğu
fikrine katılıyorsanız, bunu değiştirmek için korkusuz bir kuşak yetiştirmemiz
gerektiğinin farkında olmalısınız. İşe ‘Herkes Özgür Doğar’ kitabını çocuğumuzun
kütüphanesine eklemekle başlayabiliriz.
Okuyan, oluşturulmaya
çalışan korku imporatorluğunu takmayan, haklarından haberdar olan ve onlardan
vazgeçmeyen, sivil itaatsizliğin gücünü bilen, tepki vermekten korkmayan,
yalanla-doğruyu iyi ayıran, tüketim toplumunun bir üyesi olmak istemeyen (bu
konuda hala çok zayıfız) çocuklar yetiştirerek affettirebiliriz/affedebiliriz
kendimizi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder