Çocuk oldum yine ben… Neden bilmem hep annelerdir birisi hastaneye yattığı
zaman refakatçi kalan. Beş-altı yaşındaydım. Hayal meyal hatırlıyorum kabakulak
olduğum zamanı. Bir hafta kadar hastaneye yatırmışlardı beni. Bir hafta boyunca
gece gündüz her gözümü açtığımda bana bakan aynı çift göz kimseye bırakmadı
nöbeti.
Duru doğdu, gün ve gece arasında bir fark yoktu henüz onun için. Bizim de
ona ayak uydurmamız gerekiyordu. Benim o zaman düştüğüm yanılgı gibi bebek mi
size ayak uyduracak sanıyorsunuz? Anneyle baba arasındaki fark burada başlıyor
sanırım. Biz hemen kendi kurallarımızı koymayı düşünüyoruz. Anneler önce
kayıtsız şartsız teslim ediyorlar kendilerini bebeklerine. Gece ve gündüzü
siliyorlar onlarda.Sonra bebeklerinin sonsuz güvenini kazanıp yavaş yavaş
öğretiyorlar ona hayatı.
Gece Duru ağladığında yanlarına gittim birkaç sefer. Anneannesi her
defasında uyanık yanı başındaydı kızının ve torununun. Sanırım bu anneler ve
kızlar arasındaki bir nevi “son ders”ti verilmesi gereken. Duru hastalandı
birkaç ay sonra. Ateşi 39 derecelerde gezindi. Üç gün gözünü kırpmadı Selcan.
Ben artık anlamaya çalışmaktan vazgeçtim.
Dün ameliyat oldu annem omzundan. Annelerin bir başka görevi de biz sürekli
şikayet ederken ağrıyan başımızdan, kıçımızdan heryerimizden; onlar sessizce
biriktirip ağrılarını beklenmedik bir günde “önemsiz bir şey, merak etme, basit
bir operasyon” derler. Oğullarında başlıca görevi inanmaktır bunlara. Çıkınca
ameliyattan hayatında ilk defa gözümün içine bakarak “canım çok yanıyor” dedi.
Ne var bunda ben 30 yıldır bin defa söylemişimdir anneme bunu. Peki bin defa aynı
ateş düştümü onun içine de… Kendime bela okudum bütün gece…
Annemdir bizde de her zaman hasta refakatçisi. Hangimiz yatsak o yatağa
biliriz gece annemin yandaki koltukta oturacağını. Ziyaretçiler gelir, ikramı
da başkasına bırakmaz. Dün ablam refakatçi kaldı hastanede. O da dört yıl önce
annemden “son ders”i almıştı Sarp doğduğunda. Herkesle ilgilendi, kağıttan
yaptığımız külahın içine Sarp için ceviz koydu, “çok iyi anneannen, uyuyunca
kolu iyileşecek” dedi, boşalan kurupasta tabaklarını doldurdu…
Sonra Derya’yla göz göze geldik. Yedi aylık hamile haliyle bir yandan
gözünden yaş akıyordu, ama beni görür görmez de bir çocuğu teselli etme
içgüdüsüyle hemen gülümsüyordu bana. Sonra annesiyle bakıştılar. Yakında
onlarda anne kızın en değerli anlarını paylaşmaya başlayacaklardı.
Gecmis olsun bariscim, hayirdir omuzdan ameliyat, kaza bela yok umarim. Selamlarimi ilet annene lutfen...
YanıtlaSilÇok sağol Meriçcim. Kaza değil, omzunda kas yırtılması varmış. Biraz acil bir ameliyat oldu. Ama düzeliyor şimdi.
Sil